TC.

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ

KAMU HUKUKU TEZLİ YÜKSEK LİSANS

 

EKONOMİK SUÇLAR

ÖDEV ÇALIŞMASI

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

PROF. DR. KAYIHAN İÇEL

HİCRET BETÜL KARAGÖZ

27.04.2020

 

 

 

Bu makale ile 5237 Sayılı TCK m.207 ‘de düzenlenmiş olan “ Özel Belgede Sahtecilik Suçu” incelenecektir.

Özel belgede sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” bölümü, Madde 207 ‘de düzenlenmiştir.  

 “(1) Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 (2) Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. “

I.KORUNAN YARAR VE HUKUKİ NİTELİK

Özel belgeler de resmi belgeler gibi kanıt gücü ve hukuken sonuç doğurma yeteneği bulunan belgelerdir. Fakat özel belgeler daha çok bireyler arasındaki ilişkilerle ilgili ve etkileri sınırlı bulunduğu gibi, resmi belgelerde olduğu gibi içeriğinin doğru olduğunu değil, salt bir belge olarak gerçek olduğunu göstermesi nedeniyle korunması gereken belgelerdendir .[1] Bir özel belgenin hukuki bir durumu düzenlemesi beklenir. Ancak hukuki niteliğe sahip bir özel belgede sahtecilik yapıldığı takdirde, kamu güvenini zedelenecektir. Dolayısıyla özel belgede sahtecilik suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenidir.

  1. SUÇUN MADDİ UNSURLARI
  2. Fail

Özel belgede sahtecilik suçunun faili kamu görevlisi olmayan herkes olabilir. Kamu görevlisi bir kimse de görevini kullanarak, görevi sebebiyle hareket etmediği takdirde bu suçu işlemiş olacaktır.

  1. Mağdur

Sahte özel belge kullanıldığı an kamu güveni sarsılmakta ve zarar doğmakta, suç oluşmaktadır. Bu eylem nedeniyle potansiyel bireysel zararların meydana gelip gelmemesi, suçun oluşumunu etkilemez.[2] Bu nedenle, suçtan dolayı zarar gören kişilerin suçun mağduru değil, zarar göreni olarak kabul edilmesi gerekir.[3]

Bir diğer yönden, “özel belgede  sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğunun[4] kabulü gerekmektedir.

  1. Suçun Maddi Konusu

Suçun maddi konusu ‘belge’ olarak öngörülmüştür. Belgeler özel belgeler, resmi belgeler ve özel olup kanunla resmi niteliği kazanmış belgeler olarak sınıflandırılabilir.

Ceza hukukunda belge; belirli bir düşünce, hukuki ilişki veya vakayı yansıtan, başka deyişle hukuki sonuç doğurmaya elverişli bir irade beyanını içeren ve düzenleyicisinin kim olduğunu da gösteren yazılı evrak olarak tanımlanabilir. Doktrinde de benzeri tanımlar yapılmıştır.[5]

Yargı kararlarında özel belge olarak kabul edilen belgeler arasında; bir borca ilişkin ibraname, faturalar(Sahte fatura özel belge ise de eylem; 213 sayılı VUK. 359. maddesindeki suçu oluşturmaktadır; 11.CD. 26.6.2007, 590/4440.), işe giriş bildirgeleri, ücret bordroları, kira sözleşmeleri, satış sözleşmesi, noterde onaylama suretiyle düzenlenen belgenin onay kısmını kapsamayan ve yalnızca dışarıda yazılıp getirilen içeriğinde yapılan sahtecilik(6.CD. 8.10.2003, 4492/6558), başkası adına sınava girilerek düzenlenen sınav kağıdı (“E. isimli kişi yerine girerek sınav kağıdı düzenleme eyleminin 345. maddedeki suçu oluşturacağı” 6.CD. 12.11.2002, 10097/12788.), şirket karar defteri(ne sahte imza atılması)( 11.CD. 21.1.2008, 4255/53), yaşam sigortası(na sahte imza atılması)( 11.CD. 13.12.2007, 12152/9276), sahte İETT bileti(11.CD. 12.10.2006, 5715/8054), vb. belgeler sayılabilir.[6]

Yazılı bir evrakın belge niteliğini taşıyabilmesi için bir takım zorunlu unsurlara ihtiyaç bulunmaktadır. Bunlar, 3 maddede şu şekilde sıralanabilir:

  1. Yazılı Olma

Bu suçun işlenebilmesi için yazılı bir belgenin varlığı aranmaktadır. Bu yazılı evrakın herhangi bir dilde irade beyanını içeriyor olması, elverişli taşınabilir bir cisme kaydedilmiş olması ve okuyanlarca [7]anlaşılabilir olması gerekmektedir.

  1. Hukuki Değer Taşıyan Bir İçeriğinin Bulunması

Belgenin belirli bir düşünce veya olayın aktarımını ya da bir hukuki ilişkinin varlığı ya da yokluğunu gösterme gibi bir irade beyanını içermesi halinde hukuken korunduğu, delil niteliğinin bulunduğu kabul edilir. [8] Bir hakkın doğumuna ya da ortadan kalkmasına sebebiyet vermeyen yazılı evrak, belge niteliğinde değildir.

Bir kimsenin hazırladığı irade beyanında veya fikir aktarımında yapılan tahrifat, hukuken sonuç doğurmayacak ise belge olarak nitelendirilemez. Örneğin; bir aşk mektubu, üzerinde tahrifat yapılan yahut sahte olarak düzenlenen bir aşk mektubu boşanma davasına sunulduğu takdirde hukuki bir sonuç doğuracağından belge olarak nitelendirilir. Ancak, sahte bir aşk mektubunun 3. Bir kişiye gösterilmesi ile özel belgede sahtecilik suçunun değil; başka suç tilplerinin varlığından söz edilecektir.

Belgenin hukuki sonuç doğurur nitelikte bulunmaması halinde, sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturamayacağı, bir kararda şu ifadelerle açıklanmıştır; “Özel belgede sahtecilik suçunun oluşması için o belgenin doğrudan hukuki sonuç doğurucu nitelikte olması gerekir. Belediyenin yeterli görüp işleme koymadığı ve içeriğinin gerçeğe uygunluğunu araştırdığı belgenin belediyeye verilmesiyle hemen hukuki sonuç doğurmadığı açıktır. Saptanan bu durum ve uygulamaya göre tanzim ve tevdi ile hukuki sonuç doğurmaları olanaksız olan bu belgelere dayanılarak sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet yoktur.”[9]

Yine başka tarihli bir Yargıtay kararında ;“Özel belgenin suça konu olması için, doğrudan hukuki sonuç doğurması gerektiği kabul edilmektedir…Özel belgenin resmî daireye sunulması üzerine kayda alınması, üzerine kayıt kaşesi veya havale imzası atılması, kayda almayla ilgili işlemler olup, özel belgeyi resmî belge haline dönüştürücü nitelikte değildir. Buna karşın özel belge resmî bir makam tarafından onaylanmışsa, onay kısmı itibariyle resmî belge sayılır. Bu tür bir belgenin içeriğinde sahtecilik özel belgede, onay kısmında sahtecilik ise resmî belgede sahtecilik sayılır.[10]

  1. Düzenleyenin Bilinmesi

Yazılı bir evrakın özel belge olarak nitelendirilebilmesinin bir diğer koşulu da, düzenleyenin bilinmesidir. Bu kavramdan anlaşılan, düzenleyenin gerçekte kim olduğundan bağımsız olarak, evrakın adına düzenlendiği kişidir. Dolayısıyla A şahsı adına sahte olarak düzenlenen evrakta, belgenin özel belge olarak nitelendirilebilmesi için, sahte evrakı düzenleyen B şahsının bilinmesine gerek yoktur.

Düzenleyenin bilinir kılınması, düzenleyen kişinin adının metin içinde yazılması ile veya imza, remz, işaret gibi diğer bir unsur sayesinde gerçekleştirilebilir. Yazıyı düzenleyenin kimliği ad ve soyadının veya firma adının yazılmasıyla ya da imza atılmasıyla bilinir hale getirilebilir.[11] Başka deyişle zorunluluk yoksa, isim ve soyadın yazılması yeterli olup, imzanın bulunması şart değildir.[12]

  1. Resmi Belge ve Özel Belge Nitelikleri ve Karşılaştırılması

Bir evrakın resmi belge niteliğini haiz olabilmesi için bir takım şartlar taşıması gerekmektedir. Resmi belgenin temel unsurları doktrinde;

  • kamu görevlisi tarafından düzenlenmesi,
  • görevi gereği düzenlenmesi,
  • öngörülmüşse, usul ve şekil kurallarına uyulması, şeklinde açıklanmaktadır.[13]

Bir evrakın özel belge sayılabilmesi için ise ekstra bir niteliğe gerek olmaksızın belge niteliğini taşıyabilmesi aranır. Resmi belge sayılmayan belgeleri özel belgelerdir.

Ancak bir takım belgeler, niteliği gereği özel belge olmakla birlikte, kanun tarafından resmi belge niteliği kazandırılmıştır. Bu husus “Resmi Belge Hükmünde Belgeler “ adı altında, TCK m.210 da düzenlenmiştir.

TCK Madde 210

“(1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.”

Bono, çek, poliçe gibi kambiyo senetleri, vasiyetname, tahvil vs. gibi belgeler özel belge niteliğinde olmasına rağmen kanunun özel hükmü gereği (TCK md. 210) resmi belge olarak kabul edilmekte olan belgelerdendir.  Ancak unsurları eksik olduğu için kambiyo senedi vasfını yitiren çek, poliçe veya bonolar, resmi evrakta sahtecilik suçunun değil, özel evrakta sahtecilik suçunun konusu olabilir.[14] Örneğin, imza taşımayan bir çek, resmi belge niteliğinde olmayıp, özel belge olarak nitelendirilecek ve ispat gücü de zayıflayacaktır. Bu durumda ise resmi evrakta değil ; özel evrakta sahtecilik suçundan bahsedilebilecektir.

  1. Özel Belge Sureti ve Fotokopisinde Sahtecilik

Doktrinde, özel bir belgenin fotokopisinin de özel belge sayılacağı belirtilmektedir.[15] Fakat, onaysız fotokopi hukuki sonuç doğurmayacağı [16] ve yalnızca aslı gibi olduğunun onaylanması halinde hukuken değer görebileceğinden, ancak bu takdirde özel belge olarak kabul edilmelidir. Yargıtay, yargılama dosyalarındaki onaysız fotokopilerin de delil vasfını taşımadığını kabul etmektedir.

“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarih ve 232/250 Sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge  özelliği taşımayan belgelerin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık yeteneği bulunmayacağından özel belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmayacağı gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,.. bozmayı gerektirmiş..”[17]

Doktrinde, onaysız resmi belge fotokopisinin, resmi belgeye ilişkin kanıt değerini taşımayacağı için özel belge sayılacağı belirtilmiştir. [18]

  1. Aldatma Yeteneğinin Varlığı

Sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin varlığı genel bir suç öğesi niteliğindedir.[19] Özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, bu suçu işlemedeki asıl amacın gerçekleşme ihtimali aranır. Aldatma yeteneği objektif olarak, sıradan bir kişi baz alınarak belirlenir. Evrakta yapılan sahteciliğin, işin uzmanı tarafından anlaşılacak olması aranmaz.

  1. Zarar Olasılığının Bulunması

Suçun oluşabilmesi için, belgenin doğuracağı hukuksal etkiden bir kimsenin zarar görme olasılığı bulunması aranır. Dolandırıcılık suçunda olduğu gibi, ayrıca bir kimsenin bu fiilden yarar görmesi gerekmez.

“Belgede sahtecilik … suçunun hukuki konusu kamunun güveni olup, suçun oluşması için

genel kast ve zarar olasılığı yeterlidir” [20]

  1. Fiil

Özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, özel bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi veya gerçek özel bir belgenin aslına aykırı olarak değiştirilmesi ve kullanılması gerekmektedir.

Resmi belgede sahtecilik suçundan ayrı olarak; bu suçun oluşabilmesi için mutlaka kullanma fiilinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Sadece sahte belge düzenlemek yahut var olan bir belge üzerinde tahrifat yapmak, bu suçun oluşumu için yeterli değildir. Daha önce de bahsettiğimiz üzere düzenlenen özel belgenin hukuki bir durumda değişiklik oluşturması beklenir. Bu sebeple herhangi bir hukuki değişikliğe yol açmayan, zarara sebebiyet vermeyen sahte belge, oluşturan bakımından suç teşkil etmeyecektir.

Özel belgeyi kullanmak suretiyle işlenecek bu suça ilişkin kanunda 3 seçimlik hareket öngörülmüştür:

  1. Özel Belgeyi Sahte Olarak Düzenlemek

Olmayan hukuki bir durumu varmış gibi göstermek suretiyle sahte belge düzenlemek, bu suç için seçimlik hareketlerden ilkidir. Bu durumda, suçu işleyen kimse, başkasının ismini kullanarak belge düzenlemektedir. Belgedeki düzenleyenlerden biri dahi gerçeği yansıtmıyorsa, suçun oluştuğu söylenebilir. Örneğin; adına sahte kira kontratı düzenleyip vergi dairesine sunan kimse, kiraya verenin imzasını taklit ederek yahut hiç olmayan bir kimseyi varmış gibi göstermek suretiyle vergi dairesini aldatmayı amaçladığından, burada özel belgede sahtecilik suçunun oluşumundan söz edilebilir.

Yargıtay, “faydasız sahtecilik “ halinde, suç oluşmayacağı yönünde karar vermiştir. Sahte belge düzenlediği iddia ve kabul olunan sanığın, düzenlediği belgenin doğruluğunun araştırılmadan mahkumiyet kararı verilmesi, hükmü bozmayı gerektirmiştir. [21]

  1. Gerçek Bir Özel Belgeyi Değiştirmek

Gerçek bir özel belgeyi, var olmayan bir hukuki durumu yansıtmak suretiyle değiştirme, tahrif etme ve bu şekilde zarar meydana gelmesi ihtimali, bu suçun meydana geleceği düzenlenmiştir. Önemli olan husus, yapılan değişikliğin özel belgenin hukuki sonucunu etkileyecek nitelikte ve bu nedenle de kamu güvenini ve bireysel yararları ihlal edecek şekilde olmasıdır. Örneğin, kira sözleşmesine sonradan madde eklenmesi(“Sanığın beş madde olarak düzenlenen kira kontratına üç madde daha ekleyerek değişiklik yaptığı, suçun özel belgede sahtecilik suçu olacağı” 11.CD. 5.11.2007, 11728/7558. ) veya keşide tarihi bulunmadığı için özel belge sayılan senetteki 23.000.000TL tutarının 28.000.000.TL. şeklinde değiştirilmesi(6.CD. 24.1.2005, 7413/131.), halinde özel belgede gerçeğe aykırı değişiklik nedeniyle suç oluşur.[22]

  1. Sahte Özel Belgeyi Kullanmak

Kullanma, suçun neticesi veya objektif cezalandırma şartı olmayıp, tipe uygun zorunlu kurucu öğesidir.[23] İlk fıkrada suçu meydana getirmek için tamamlanması gereken iki seçimlik zorunlu hareket; özel belgeyi sahte olarak düzenleme ve kullanmadır.

Kullanmanın iradi olması gerekir. Sahte özel belgenin, belgeyi üreten kişinin bilgi ve rızası dışında sahteliği bilinerek kullanılması durumunda, kullanan şahıs bu suçu işlemiş sayılırken, üreten kişinin suç kastı bulunmadığı kabul edilir. Başkasınca üretilen sahte belgeyi çalarak, gerçek olduğu zannıyla kullanan hırsızın ve sahtekarın eyleminde suçun manevi unsuru bulunmamaktadır.[24]

Kullanmanın hukuki anlamda olması gerekir. Örneğin; sahte bir kira kontratı düzenleyen, aldatma amacıyla arkadaşına gösterdiğinde, hukuki bir durum ortaya çıkmayacağından suç oluşmayacaktır.

  • CEZAYI AZALTAN NİTELİKLİ HAL

TCK m.211’de “ Daha az cezayı gerektiren hal” başlığı altında, suçun cezayı azaltan nitelikli haline yer verilmiştir.

“Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde ceza, yarısı oranında indirilir.”

Yargıtay’ın bu yönde birçok kararı vardır. Örnek vermek gerekirse ;

“Sanıkların, katılandan sözlü anlaşma ile kiraladıkları yerle ilgili sonradan sahte kira sözleşmesi düzenleyerek kullandıklarının iddia ve kabul edilmesi ve sanıklar ile katılan arasında gerçekte kiralamanın var olduğunun anlaşılması karşısında; ‘‘gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik” yapıldığının kabulüyle sanıklar hakkında 211. maddesi gereği 1/2 oranında ceza indirimi uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.”[25]

     IV .       HUKUKA AYKIRILIK ÖĞESİ

Özel belgede sahtecilik suçu bakımından, ilgilinin rızası, hakkın kullanılması ve meşru savunma hukuka uygunluk nedeni teşkil etmez.[26] Özel belgede sahtecilik suçu, kamu güvenine mazhar olan özel belgelerin kanıt değerini etkileyen sahtecilikler yapılarak kullanılmasını önlemek istemektedir. Başka deyişle, özel belgelerin gerçekliğine hukuka aykırı olarak müdahale edilmesi ve bu şekliyle kullanılması suç sayılmıştır. Suçun, kanuni tanıma uygun olarak işlenmesi halinde hukuka aykırılık öğesi oluşmaktadır.[27]

     V .       MANEVİ UNSUR

Özel belgede sahtecilik suçu yalnızca kasten işlenebilecek bir suçtur. İlk fıkrada belirtilen gerçeğe aykırı belge düzenleme veya gerçek bir belgeyi tahrif etme hallerinde, failin sahte belge düzenlemeyi bilerek ve isteyerek hareket etmesi aranmaktadır. İkinci fıkrada yer verilen yalnızca kullanma seçimlik hareketi ile alakalı olarak da; kullanan kimsenin belgenin sahte olduğunu biliyor olması aranmaktadır. Suçun meydana gelmesi açısından genel kast yeterli olup; özel kast aranmamaktadır.

     VI .       SUÇUN DEĞİŞİK GÖRÜNÜM BİÇİMLERİ

  1. Teşebbüs

Söz konusu suçun işlenişinde teşebbüs durumu söz konusu değildir. Suç, sahte evrakın kullanılması ile meydana geleceğinden, hazırlık hareketleri cezalandırılmamaktadır. Meydana gelişi açısından ani hareketli bir suçtur.

Kullanmanın bir süre devam etmesi, onun mütemadi suç olmasını gerektirmez. Bu nedenle, teşebbüsün gerçekleşmesi güç ise de, kullanma davranışının bölünebilmesi durumunda teşebbüs olanaklıdır.

  1. İştirak

Suça iştiraki faillik ve şeriklik olarak iki kısımda inceleyecek olursak:

Bu suç açısından müşterek faillik söz konusu olabilmektedir. Bir suçu işleme noktasında ortak kararda birleşmiş kimselerden her biri fail olarak sorumlu olacaktır. Ayrıca, sahte belge üreten kişinin, belgenin sahteliğini bilmeyen bir kişiye vererek kullandırması durumunda, kullanan kişiden araç olarak yararlanması nedeniyle sahtekarın fail olarak sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmelidir (TCK m. 37/2).[28]

Bu suç bakımından yardım etme ve azmettirme de söz konusu olabilmektedir. Örneğin; vergi dairesini yanıltmak amacıyla kira sözleşmesi düzenlemesi noktasında kişiyi azmettiren veya bu konuda yardımcı olan muhasebeci, ilgili hükümler dolayısıyla sorumlu olacaktır.

  1. İçtima

Bu suç zincirleme suç kapsamında işlenebilir. Aynı kişiye karşı aynı eylemin değişik zamanlarda birden fazla gerçekleştirilmesi yahut tek bir eylem ile birden fazla kişinin zarar görmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir.

765 sayılı Kanun döneminde Yargıtay, sahte özel belge kullanılarak başka bir suçun işlenmesi durumunda fikri içtima hükümlerinin uygulanacağını kabul etmekteydi.[29]

Ancak, 5237 sayılı TCK’nın özel belgede sahtecilik suçunda içtima mevzuunu düzenleyen 212. Maddesinde;

“ (1) Sahte resmi veya özel belgenin başka bir suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.”

şeklinde, fikri içtimanın söz konusu olmayacağı; her suçtan ayrı ayrı cezaya hükmolunacağına yer verilmiştir.

     VII .       KOVUŞTURMA VE GÖREV HUSUSU

Özel belgede sahtecilik suçu, takibi şikayete bağlı bir suç değildir. Dolayısıyla ilgili makamların öğrenmesi üzerine re’sen soruşturma başlatılabilir.

Kovuşturma aşamasında görevli mahkemeler, asliye ceza mahkemeleridir.

Özel belgede sahtecilik suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Kanun maddesinde belirlenen ceza tüm seçimlik hareketler için aynıdır.

Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla özel belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde faile verilecek cezada, cezanın yarısı oranında indirim yapılır (TCK md. 211).

Özel belgenin başka bir suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, fail, hem özel evrakta sahtecilik suçundan hem de işlenen diğer suçtan ayrı ayrı cezalandırılır. (TCK md. 212).

Kaynakça

  1. Özel Belgede Sahtecilik Suçu (TCK m.207). Gökcan, Hasan Tahsin. 2010/1, Ankara Barosu Dergisi, s. 209-236.
  2. Selçuk, Sami. Karşıoylarım. Ankara : s.n., 2001, s. 208.
  3. E. 2017/12699, K. 2019/10215, s.l. : Yargıtay 11.CD., 26 12 2019.
  4. özel belgenin hukuki niteliği. E. 2017/11-335 K.2018/524, s.l. : Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 13 11 2018.
  5. 6-246/263, s.l. : Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 5 11 1990.
  6. Toroslu, Nevzat. Ceza Hukuku Özel Kısım . Ankara : s.n., 2005.
  7. Donay, Süheyl. Türk Ceza Kanunu Şerhi. 2007.
  8. Tezcan, Durmuş, Önok, Mustafa ve Erdem, Mustafa Ruhan. Ceza Özel Hukuku 6. Bası. Ankara : s.n., 2008.
  9. Doğan, Av. Baran. Özel Belgede Sahtecilik Suçu. [Çevrimiçi] [Alıntı Tarihi: 28 04 2020.] https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/ozel-belgede-evrakta-sahtecilik-cezasi.html.
  10. ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK. SEVÜK, Handan YOKUŞ. 2019, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:24, Sayı:41, s. 229,255.
  11. E. 2017/13371, K. 2019/8265, s.l. : Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 21 11 2019.
  12. 1232E.,1298 K., s.l. : Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 5 3 2008.
  13. Faydasız Sahtecilik. K.2014/11081, s.l. : Yargıtay 11. Ceza Dairesi.
  14. Gerçek Bir Durumun Belgelenmesi Amacıyla Özel Belgede Sahtecilik. K.2016/899, s.l. : Yargıtay 21. Ceza Dairesi.

( Bu makale Sayın Av. Hicret Betül KARAGÖZ’ün izni ile yayınlanmıştır. )

[1] (1 s. 209)

[2] (2 s. 208)

[3] (1 s. 210)

[4] (3)

[5] (1 s. 211)

[6] (1 s. 222)

[8] (1 s. 213)

[9] (5)

[10] (4)

[11] (6 s. 222)

[12] (7 s. 298)

[13] (8 s. 678)

[14] (9)

[15] Erman/Özek, Kamu Güvenine Karşı İşlenen Suçlar, 1996, s. 518. Bu görüş İtalyan Yargıtay’ının 5.6.1973 tarihli bir kararında da benimsenmiştir; age.s. 518.  Buna karşın diğer bir görüşe göre onaysız fotokopi özel belge hukuki sonuç doğurmayacağı için belge olarak kabul edilemez. (1)

[16] “Şirket genel kurulunda bir kısım üyeler adına ibraz edilen TC.Rotterdam Başkonsolosluğunca düzenlenmiş gibi görülen imza sirkülerinin onaysız fotokopilerinin aldatma yeteneği bulunmadığı” 11.CD. 21.6.20073113/4332  “Suça konu onaysız fotokopi şeklindeki çıraklık sözleşmelerinin ne suretle hukuki sonuç doğuracak nitelikte oldukları açıklanmadan mahkumiyete karar verilmesi” 6.CD. 9.3.2006, 5482/2272. Hasan Tahsin Gökcan’ın makalesinden nakledilmiştir.

[17] (11)

[18] Bakıcı/Yalvaç, Ceza Hukuku Özel Hükümleri 2, 2008, s. 720, 743; Esen, Sahtecilik, 2007, s. 464. (1)

[19] (1 s. 224)

[20] (12)

[21] (13)

[22] (1)

[23] Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, 2005, s. 241; Soyaslan, Özel Hükümler, 5.B. s. 429; Cengiz, Sibel, Evrakta Sahtekarlık Suçları, 2007, s. 84. (1)

[24] (1)

[25] (14)

[26] (10)

[27] (1)

[28]Erman/Özek, Kamu Güvenine Karşı İşlenen Suçlar, 1996, s. 533. (1)

[29] “Özel belge sayılan, mağazaya ait kredili satışlar borç senedine yazdığı kefil adına imza atıp mal aldığı, eylemin 79. madde aracılığıyla 503/1. maddeye uyan suçu oluşturacağı” 6.CD. 18.3.2004, 21093/3094 (1)